Küresel iklim kriziyle ilgili endişeleri derinleştiren yeni bir araştırma, deniz seviyelerinin son 4 bin yılın en hızlı artış dönemine girdiğini ortaya koydu. Rutgers Üniversitesi öncülüğünde yürütülen çalışma, yükselişin özellikle Asya kıyılarında ciddi riskler yarattığını gösteriyor.
12 bin yıllık veriler incelendi
Nature dergisinde yayımlanan araştırma kapsamında, dünya genelinden toplanan binlerce jeolojik kayıt analiz edildi. Eski mercan resifleri, tortu örnekleri ve mangrov ormanlarından elde edilen veriler, deniz seviyesindeki değişimin binlerce yıllık geçmişini ortaya koydu.
Bilim insanları, Holosen Çağı’nın başlangıcından günümüze kadar geçen yaklaşık 12 bin yıllık dönemi inceledi. Bulgulara göre 1900 yılından bu yana deniz seviyeleri her yıl ortalama 1,5 milimetre yükseliyor. Bu oran, son 4 bin yıldaki herhangi bir yüzyıllık dönemde gözlemlenenden çok daha hızlı bir artış anlamına geliyor.
Okyanusların ısınması ve buzulların erimesi etkili
Araştırmanın ortak yazarlarından Dr. Yucheng Lin, deniz seviyesindeki bu hızlanmanın iki temel nedeni olduğunu belirtiyor: Isınan okyanus sularının genleşmesi ve kutup bölgelerindeki buzulların erimesi. Rutgers Üniversitesi’nden Prof. Robert Kopp ise, elde edilen verilerin “kıyı kentlerinin karşı karşıya olduğu riskleri jeolojik bir çerçevede anlamak açısından kritik önemde” olduğunu vurguladı.
Çin kıyıları için alarm verildi
Çalışmaya göre, deniz seviyesindeki yükseliş küresel bir sorun olsa da, en büyük risklerden biri Çin’in kıyı şehirlerinde yaşanıyor. Şanghay, Şenzen ve Hong Kong gibi metropoller nehir deltalarının üzerine kurulu olduğu için doğal çökme eğilimi gösteriyor. Araştırmacılar, yeraltı suyunun aşırı çekilmesinin bu süreci daha da hızlandırdığını ve bölgenin ekonomik merkezlerini ciddi biçimde tehdit ettiğini belirtiyor.
Bilim insanları, deniz seviyesindeki bu hızlanmanın önümüzdeki yüzyıllarda milyonlarca insanı doğrudan etkileyebileceğini ve kıyı bölgelerinde yaşam alanlarının daralmasına yol açabileceğini öngörüyor. Uzmanlara göre, mevcut hızla devam eden bu eğilim, kıyı koruma stratejilerinin ve altyapı yatırımlarının acilen gözden geçirilmesini gerektiriyor.




















