Avrupa Birliği’nin (AB) iklim değişikliğiyle mücadele politikaları kapsamında yürürlüğe koyduğu karmaşık çevre mevzuatı, öngörülemeyen ve devasa bir krize yol açtı. Şofbenlerdeki sıcak su tanklarının üretimi için hayati öneme sahip iki element olan hafniyum ve zirkonyumun, AB’nin güvenli madde listesine alınmaması, milyonlarca haneyi kış aylarında sıcak su kullanımından mahrum bırakma tehlikesiyle karşı karşıya getirdi.
Kritik Metaller Listeye Giremedi: Üretimin %90’ı Duruyor
Ev aletleri sektörünün en büyük lobilerinden biri olan Applia’nın (Avrupa Ev Aletleri Üreticileri Birliği) açıklamasına göre, bu iki elementin mevzuattaki “güvenli” tanımına dahil edilmemesi, Avrupa’da üretilen sıcak su depolarının yüzde 90’ından fazlasının satılamaz hale gelmesine neden olacak.
Şofbenlerdeki sıcak su tanklarının iç yüzeyi, paslanmayı önlemek ve tankın ömrünü uzatmak amacıyla emaye kaplama ile korunur. Üreticiler, hafniyum ve zirkonyumun, bu emaye karışımının çatlamasını engelleyen kritik bileşenler olduğunu belirtiyor. Applia Genel Direktörü Paolo Falcioni, bu elementlerin yüz yıldan uzun süredir güvenle kullanıldığını vurgulayarak, “Eğer hafniyum veya zirkonyum emaye karışımında bulunmazsa, kaplama çatlar ve su ısınmaz,” diyerek durumun teknik ciddiyetini ortaya koydu.
Ayrıca bu iki element, son yıllarda AB’nin enerji verimliliği hedefleri doğrultusunda teşvik edilen ısı pompası sistemlerinde kullanılan sıcak su tanklarında da önemli bir role sahip.
Alternatif Maliyetler Tüketiciyi Vuracak
Sektör temsilcileri, AB mevzuatının yarattığı bu boşluğu doldurmak için alternatif malzemeler kullanmak zorunda kalacaklarını, ancak bu yeni malzemelerin mevcut bileşenlere göre dört ila beş kat daha pahalı olduğunu ifade ediyor. Fransız Groupe Atlantic ve İtalyan Ariston gibi büyük üreticiler, maliyetlerdeki bu devasa artışın kaçınılmaz olarak nihai tüketiciye yansıyacağını ve kış aylarında enerji faturalarını katlayacağını belirtiyor.
Bürokratik Çıkmaz: Üye Devletler ve Komisyon Karşı Karşıya
Yaşanan krizin arkasındaki neden, AB’nin karmaşık kimyasal ve çevre düzenlemeleri mevzuatındaki onay süreçleri olarak gösteriliyor. Sanayi temsilcileri, Komisyon’u mevzuatın bu tür hatalara zemin hazırladığı için eleştiriyor.
Avrupa Komisyonu ise topu üye devletlere atıyor. Komisyon, hafniyumun güvenli madde olarak onaylanması için üye ülkelerin resmi bildirimde bulunması gerektiğini, ancak şu ana kadar hiçbir üye devletin bu bildirimi yapmadığını açıklıyor. Sanayi lobileri ise, onay sürecinin çok uzun ve bürokratik olması nedeniyle Avrupalı üreticilerin uluslararası rakiplerine karşı dezavantajlı duruma düştüğünü savunuyor.
Applia’dan Falcioni, mevzuattaki bu belirsizliğin, Avrupa’da üretim yapmak isteyen yabancı yatırımcıları caydırabileceği ve “Avrupa’da üretimi geri getirme” hedeflerini tehlikeye atabileceği konusunda da ciddi bir uyarıda bulunuyor. Sonuç olarak, AB’nin iklim hedeflerine ulaşma çabası, bürokratik bir eksiklik nedeniyle milyonlarca Avrupalının temel bir ihtiyacı olan sıcak suya erişimini tehlikeye sokmuş durumda. Sorunun çözümü, hızlı ve etkili bir mevzuat düzenlemesi bekliyor.