Sanayileşmenin gölgesinde kalan ve unutulmaya yüz tutan kadim bir sanat, Bursa’da 60 yaşındaki bir usta sayesinde yaşamaya devam ediyor. İsmail Hakkı Özak, 40 yılı aşkın süredir doğal taş ve gümüş işlemeciliği yaparak, Anadolu topraklarının sunduğu mineralleri birer sanat eserine dönüştürüyor.
Özak’ın mesleği, bir laboratuvar titizliği ve bir sanatçının sabrını gerektiriyor. Usta, şehir dışındaki arazileri tek tek dolaşarak bizzat topladığı doğal taşları, küçük atölyesine getiriyor. Burada kesim, yontma, parlatma ve montaj gibi meşakkatli süreçlerden geçirilen her bir taş, ortalama bir gün süren el emeğiyle özgün bir takıya dönüşüyor.
Taşı İşleyen Tek Kişi: “Ekmeğimi Taştan Çıkarıyorum”
Hititlerden Osmanlı’ya kadar mücevher ve süs eşyası yapımında kilit rol oynayan taş işlemeciliği sanatı, günümüzde Bursa gibi sanayinin kalbi olan bir şehirde neredeyse tamamen kaybolmuş durumda. İsmail Hakkı Özak, bu zorlu geleneğin Bursa’daki son temsilcisi olduğunu belirterek, “Şu anda bu şehirde taşı tamamen el işçiliğiyle işleyen tek kişi benim,” diyor.
Özak, mesleğini anlatırken tutkusunu gizlemiyor: “Ben kelimenin tam anlamıyla ekmeğimi taştan çıkarıyorum. Türkiye coğrafyası doğal taş açısından inanılmaz zengin. Bu taşlar işlenip katma değere dönüştürülmeli.”
Bir İlkin Hikayesi: Üniversitenin İlk Mezunu
Usta Özak, bu mesleğe olan bağlılığının üniversite yıllarına dayandığını aktarıyor. 1985 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’nin o dönem yeni açılan “doğal taş işlemeciliği” bölümünden mezun olan Özak, Türkiye’de bu alandaki ilk mezunlardan biri olma unvanını taşıyor. “Metal işçiliği okurken, taşın metalle birleştiği bu sanata hayran kaldım. O günden beri bu tutku beni bırakmadı,” ifadelerini kullandı.
Gençlere Çağrı: “Bu İş Sevgi ve Emek İster”
40 yıllık kariyerinde 10’dan fazla çırak yetiştirdiğini belirten Özak, ne yazık ki yeni neslin el sanatlarına olan ilgisinin azlığından yakınıyor. Gençlerin hızlı sonuç alma isteğinin bu sabır gerektiren mesleğe ters düştüğünü vurgulayan usta, “Taş işlemeciliği aceleye gelmez; sevgi ve büyük bir emek ister. Umarım benden sonra bu mirası yaşatacak yeni ustalar yetişir,” diyerek sektöre olan beklentisini dile getiriyor.
Özak, Türkiye’nin doğal kaynak zenginliğini ekonomiye dönüştürme potansiyeline dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkenin gerçek zenginliği doğal kaynaklarıyla ölçülür. Hindistan’da bu sektörde 1 milyon kişi istihdam ediliyor. Biz de bu el emeği ve doğal zenginliği birleştirirsek, hem istihdama hem de ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağlarız.”