Florida açıklarında tarihe meydan okuyan bir keşif gerçekleşti: 1715 İspanyol Hazine Filosu batığına bağlı olarak, bir kurtarma ekibi 1.000’den fazla altın ve gümüş sikke çıkardı. Tahmini değeri 1 milyon dolar civarında. Ancak bu başarı, sıradan bir dalış operasyonundan çok daha fazlası, keşfi mümkün kılan özel bir “kum altı stratifikasyon yöntemi” kullanıldı.
Filonun batığı yeniden su yüzüne çıktı
1715 yılında 11 İspanyol gemisinden oluşan Plate Fleet, Karayip’ten Avrupa’ya dönerken Florida kıyılarında çıkan kasırga nedeniyle battı. O günden bu yana “kayıp hazine” efsanesi, Florida’nın Treasure Coast bölgesinde arkeologları, tekne kurtarma şirketlerini ve hazine avcılarını cezbediyor.
Dalgıçlar, yıllar süren arama çalışmaları sonucunda desteği doğrulanmış bir batık alanında özel ekipmanlarla inceleme yaptı. Queen’s Jewels LLC öncülüğündeki ekip, modern dalış sistemleriyle birlikte kum altı stratifikasyon yöntemi uyguladı. Bu yöntemle, deniz tabanındaki katmanlar ışık ve manyetik dalga analizleriyle haritalandırıldı. Böylece en büyük yoğunluğun bulunduğu “alt katmanlar” hedef alınarak kazı gerçekleştirildi.
Kum altı stratifikasyon yöntemi nedir?
Bu teknik, sualtı jeolojisi ilkeleriyle arkeolojik kazı yöntemlerinin birleşiminden oluşur. Temel adımları şöyle:
Akustik ve manyetik sensör taramaları ile deniz tabanındaki metalik anomaliler tespit edilir.
Toprak ve kum tabakaları lazer yansımalarıyla haritalandırılır, katmanların derinliği analiz edilir.
Yoğunluk ve sinyal yoğunluğu yüksek bölgeler için küçük çaplı sondalar kullanılır.
Bu sondalarla yapılan örneklemeler, altın/gümüş içeren bölgeleri belirler.
Nihai işlem, dalgıçlar tarafından düşük basınçlı su pompası ile kumun dikkatli biçimde taşınarak ekipman yardımıyla para çıkarmayı sağlar.
Bu sistem, rastgele kazı yerine veriye dayalı hedefli kurtarma imkânı sunar. Böylece hem tarihi nesnelere zarar verme riski azalır hem de yüksek verimli çıkarım yapılabilir.
Keşfin detayları ve tarihi değer
Ekip, 1.000’in üzerindeki gümüş “Reales” ve 5 adet altın “Escudo” sikkesi kurtardı. Bazı sikkeler, basım tarihi ve darphane işaretleriyle hâlâ okunabilir durumda. Arkeologlar, bunların bir sandığa ait olduğu düşüncesiyle, sikkelerin bir kısmının hala batık alanın diğer kısımlarında gömülü olabileceğini söylüyor.
Salvage şirketi yetkilileri, kurtarılan hazinenin 20’sinin eyalet müzelerine gideceğini, geri kalanının paylaşılarak değerlendirilmesini planlıyor. US federal ve Florida yasalarına göre bu tip keşifler özel izinlere tabi ve denetimli olarak yürütülmek zorunda.
Bu tarihi keşif, yalnızca bir hazine değil, 300 yıllık bir hikâyenin denizden hayata dönüşü olarak da görülüyor. Bir zamanlar Atlas Okyanusu’nun kasırgasına yenik düşmüş bu filonun parçaları, bugün özel bir yöntemle gün ışığına çıkıyor.
Bu başarı, arkeoloji ve deniz kurtarma dünyasında yeni bir dönemin müjdecisi olabilir: teknolojiyle desteklenen hassas kurtarma yöntemleri sayesinde daha önce ulaşılması imkânsız parçalar bile ortaya çıkarılabiliyor.